5 Kasım 2007 Pazartesi

Varsayım Örneği



Merhaba, aşağıda iki tez çalışmasından alıntı yaptığım varsayım bölümü yer almaktadır. Bir çok teze göz attığımızda varsayım bölümü bu ifadelerden oluşmaktadır. Sizden isteğim, sunduğum varsayım örneğini incelemeniz ve aşağıdaki bağlamlarda yorumda bulunmanız.
  • Varsayımın taşıması gereken özellikleri sağlıyor mu?
  • Acaba her durumda bu varsayımları vermek doğru mudur?
  • Araştırmanın içeriğine ilişkin varsayımlara yer verilmiş midir?
"Bu çalışmada aşağıdaki varsayımlardan hareket edilmiştir:

1. Belirtilen koşul ve sınırlar içinde seçilen çalışma kümesi genellenebilir, geçerli ve güvenilir yeterliğine sahiptir.
2. Araştırmada kullanılan ölçme araçları geçerli ve güvenilir araçlardır."

Bir diğer örnek;

"Bu çalışma aşağıdaki varsayımlara dayanmaktadır.

1. Belirtilen koşullar ve sınırlar içinde seçilen örneklem evreni temsil yeterliliğine sahiptir.
2. Araştırmada yararlanılan kaynakların doğru ve geçerli bilgiler sağladığı ön görülmektedir."

28 Ekim 2007 Pazar

Bilimin Öncüleri Kitabına İlişkin Görüşlerim


Bilimin Öncüleri kitabında, öncelikle bilim etkinliğine ilişkin temel kavramlar ele alınmış, bilim tarihine kısaca değinilmiş, bilimsel düşünme yöntemi irdelendikten sonra modern bilimin öncülerine yer verilmiştir.


Kitapta bilim insanının, ne türden olursa olsun olguları düzenli betimleyen, aralarındaki ilişkileri betimleyip açıklayan ve tüm bunları yaparken bilimsel yöntemi uygulayan kişi olduğu vurgulanmaktadır. Bilimin etkinlik alanı sınırsızdır, işleyeceği olgu sonsuzdur. Doğada olup biten her şey, toplumsal yaşamın her cephesi, geçmişte ve şimdi oluşan tüm gelişmeler bilimin inceleme alanı içindedir. Ancak bilimlerin ortak özelliği araştırma konularında değil, konularına yaklaşımlarında izledikleri yöntemdir.


Bilimsel araştırmanın olgu toplamak demek olmadığı, doğruluğu denenen bir görüş, varsayım ya da kuramın açıklama konusu olan bir problemle başladığı iddia edilmektedir. Bu bağlamda bilim adamlarının olup bitenleri dikkatle gözlemleyerek topladıkları olguları sınıfladıkları, bildikleri diğer olguların ışığında yorumladıkları, bunun sonucunda bulgularını açıklamak için kuramlar oluşturdukları, yeni gözlem verilerine başvurarak kuram ya da genellemeleri test ettikleri, test edilen kuramın olgulara uygun düşmesi durumunda, doğruluğu kabul edildiği; ters düşmesi durumunda, düzeltildiği ya da açıklayıcı yen bir kuram oluşturulduğu söylenebilir.
Bilimsel araştırma üç süreç çerçevesinde toplanabilir; birincisi her araştırmanın bir problemden bir açıklama ihtiyacından kaynaklandığıdır. Bilimin bazı evrelerinde varolan kuramlar ilişkin olduğu olgusal verilerin tümünü açıklamada yetersiz kalabilir bu durumda soruna duyarlı bilim adamları çözüm arayışına yönelir. İkincisi, bu arayışın daha yeterli kuramlar oluşturuluncaya dek sürdüğüdür. Üçüncüsü ise getirilen her çözümün denemeye açık bir önerme olduğudur. Doğru olup olmadığı olgulara gidilerek denenir.

Kitapta ayrıca özgün çalışmalarıyla öncü bilim adamlarının kişilik özellikleri ve bilim tarihindeki yerleri tanıtılmıştır. Bu bölümde bilimsel çalışmaların çıkış noktaları (gereksinim ya da araştırma ihtiyacı gibi), bilim adamlarının problem çözmede kullandıkları yöntem ve sonuca ulaşmada izledikleri adımlar dikkatle incelenmelidir. Bazı bilim adamları çözüm isteyen gözlem ve varsayıma dayanan bir sorunla karşılaşmış, olaylar arasında ilişki kurarak bilimsel bilgiye ulaşmış; bazıları ise gözlem ya da ölçme verileriyle değil, soyut düşünceler ve düşünceler arasındaki mantıksal bağıntılarla bilimsel bilgiye ulaşmışlardır.
Kitapta bilim, bilimsel yöntem ve araştırma süreci tanımlanırken sosyal bilimlere ilişkin çalışmalar göz ardı edilmiş, daha çok matematik ve doğa bilimlerine ilişkin örneklere yer verilmiştir. Sosyal bilimler alanında çalışma yapmış öncü bilim adamlarına da yer verilmemesi okuyucular tarafından olumsuz bir yaklaşım olarak algılanabilmektedir.

18 Ekim 2007 Perşembe

Bilim ve İktidar Kitabına İlişkin Yorumlarım


Bilim ve iktidar kitabı eski çağlardan günümüze uzanan bilimle iktidarın iç içe geçmiş ilişkisine değinmiştir.


Eski çağ bilim insanlarının bilimsel çalışmalarına, bu çalışmaları sonucu bilime ve insanlığa katkılarına dikkat çekilirken orta çağda bilimin ve bilim insanlarının kilisenin otoritesiyle giriştiği mücadeleye yer verilmiştir. Yine orta çağda kilise otoritesinin artmasıyla birlikte bilimsel çalışma yapan kişilere baskı yapıldığı bilimsel çalışmalar yapmaları engellendiği vurgulanmıştır.
On yedinci yüzyılda bilim ve sanat alanında yapılan yeniliklerle birlikte bilimsel çalışmalar Rönesansın etkisiyle yeniden eski saygınlığını kazanmış, iktidar tarafından desteklenmiştir. Bu dönemde iktidarın da desteğiyle bilimsel çalışmalar hız kazanmıştır.


İktidarın bilime olan desteği zaman zaman bilimin iktidara hizmet etmesi şeklinde yön bulmuş, bu durum da etiğe aykırı çalışmalarla sonuçlanmıştır. Atom bombası örneğindeki gibi iktidarın, elindeki sınırsız kaynakları kullanarak sözde insanlık yararına yaptırdığı çalışmaların zarar verici sonuçlarının oluşturduğu tahribatlara dikkat çekilmiştir.


Bilimin doğayı araştırırken elde ettiği bulgular, onu tahrip edici sonuçlara götürmemelidir. Bilim, iktidarın sağladığı kaynakları yeni bir şeyler bulmak pahasına doğaya ve insanlığa zarar verecek yönde kullanmamalıdır. Bu bağlamda iktidarın ideolojik arzuları doğrultusunda doğrulara yön verilmemesi gerektiği söylenebilir. Modern bilimin temellerinin atıldığı eski çağlarda doğayı anlama uğraşları içinde olan bilim adamlarının saf ve iyi niyetleri günümüz bilim adamlarının kılavuzu olmalıdır.


Bilimin, iktidarın hizmetinde olduğu, çıkarlarına aykırı hareket edemeyeceği düşüncesindeyim. Bilim ile iktidarın birbirini etkilediği kuşkusuz; siz ne düşünüyorsunuz günümüzde bilim mi iktidarın emrinde yoksa iktidar mı bilimin?

7 Ekim 2007 Pazar

Modern Araştırmacı Kitabına İlişkin Yorumlarım


Modern Araştırmacı kitabında bilimsel araştırma ilke ve yöntemlerine, bilimsel yazma konuşma ve yayımlama ilkelerine ayrıntılı biçimde değinilerek akıcı bir dille ifade edilmiştir.

Kitapta bir araştırmacının bilimsel bir çalışma yürütürken kullanacağı yöntem ve tekniklere yer verilmiştir. Kullanılan araçlar, günümüz teknolojilerinin bizlere sunduğu olanakların çok altında olmasıyla birlikte; güncel teknolojilerin araştırma sürecinde işe koşulmasından bahsedilmemiştir. Örneğin görüşme sırasında konuşma kartlarının kullanılması gerektiği vurgulanmış bu kartların kullanımına ilişkin okuyuculara tavsiyelerde bulunulmuştur. Oysaki günümüzde görüşme esnasında kartlar yerine dijital ortamda ses kaydı yapılmasının daha kullanışlı olacağı söylenebilir. Ses kaydının daha sonra defalarca dinleme, taşınabilme, başka ortamlara aktarılabilme ve arşivlenebilme özellikleri nedeniyle konuşma kartlarına göre araştırmacılara daha zengin olanaklar sunduğu söylenebilir.

Kitap genel olarak akıcı bir dille yazıldığı için okuyucuyu sıkmayacak niteliktedir. Kitabın başlangıç bölümleri gayet akıcı ve sürükleyici olmasına karşın son bölümlerinde yazarın deneyimlerine çok fazla değinilmesi nedeniyle okuyucuyu zaman zaman yorabilmektedir.
Genel olarak Modern Araştırmacı kitabının bilim insanları için bir başvuru kitabı olabileceği söylenebilir.
Barzun, J., ve Henry, F.G. (2001). Modern Araştırmacı (12. Basım) Çeviren: Fatoş Dilber. Ankara: TÜBİTAK.

30 Eylül 2007 Pazar

Genç Bilimadamına Öğütler Kitap Özeti


Sir Peter Brian Medawar (1915-1987) Genç Bilim Adamına Öğütler (Advice to A Young Scientist) kitabında, bilim dünyasına girmeyi düşünen ve girmiş olan her yaştan insana, sahip olduğu birikim ve deneyimlerinden yola çıkarak tavsiyelerde bulunmaktadır.

Bir bilimcinin sahip olması gereken niteliklere ve becerilere değinen yazar, genç bir bilim insanının bu yeterliliklere sahip olup olmadığını nasıl değerlendirebileceğinden söz etmiştir. Yazara göre bilimsel araştırmacılığa uygun olması için bir kişinin; sezgilerine güvenen, sabırlı, hoşgörülü, meraklı ve ısrarcı bir kişiliğe sahip olması gerekmektedir.

Yazara göre araştırma yapmak, bir problemin onu çözümlenebilir kılabilecek püf noktalarını bulmak sanatıdır. Bu bağlamda püf noktaları yakalayabilmek için bir bilimcinin, üzerinde araştırma yaptığı konunun alanyazındaki yerine hakim olması gerektiğini belirtmiştir. Fakat bunu yaparken araştırmacının aşırıya kaçmadan yararlanacağı kaynakları özenle seçmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ona göre pür kitaplara bağımlı çalışmak araştırmacının hayal gücünü sınırlayacak ve köstekleyici bir etki yapacaktır. Genç bilimci, bunun yerine uygulamalı çalışmalar üzerine de yoğunlaşmalı, bu alanda çalışmalar yapmalıdır.

Medawar, genç bir bilimcinin yeni bir araştırma konusu seçerken düşebileceği yanılgıları belirterek, doğru ve nitelikli bir araştırma konusunu nasıl seçilebileceği konusundaki deneyimlerini aktarmıştır. Seçilecek araştırma konusunun bilim ve insanlık için önemli olması gerektiğini vurgulayarak önemli buluşlar yapmak isteyen bir bilimcinin önemli problemler üzerinde çalışması gerektiğini ileri sürmüştür.

Yazar bilimde cinsiyet ve ırk ayrımına da değinmiştir. Sahip olunan ırk ya da cinsiyetin bilimsel çalışmalarda hiçbir üstünlüğünün olmayacağını iddia eden yazar, belli bir ırka ya da cinsiyete mensup olan bilimcilerin daha başarılı oldukları yönündeki görüşleri kesin bir dille reddetmektedir. Bunun yanı sıra kadınların sezgilerinin güçlü olması nedeniyle bir araştırmayı daha iyi gerçekleştirebilecekleri örneğinde olduğu gibi bilimsel bir çalışmanın başarısının cinsiyetle ilişkilendirilmesinin yanlış olduğu fikrini savunmuştur.

Medawar, bilim dünyasında yaşlı ve genç bilimcilerin birbirleriyle olan ilişkilerini, ast-üst ilişkilerini deneyimlerine dayanarak değerlendirmiş, genç bilimcilere tavsiyelerde bulunmuştur.

Bir bilim insanının eleştirel düşünme becerileri, yaşam tarzı, öncelikleri, yükümlülüklerini da belirterek, bu konular hakkında deneyimleri aktararak tavsiyelerde bulunmuştur.

Yazar genç bilimcilere yaptıkları araştırmaları diğer bilimcilere aktarırken dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında da aydınlatıcı ipuçlarına yer vermiştir. Verilen süreyi etkin kullanma, dinleyicilere hitap ederken kullanılacak üsluba ve sunumda yer alacak ifadelere ilişkin detaylandırılmış ipuçları bulunmaktadır.

Medawar, araştırmada deney ve keşiflerin önemini vurgulayarak, belli başlı bilim adamlarının kullandıkları deney ve keşif türlerini tanımlamış, olumlu-olumsuz yönleri hakkında bilgiler vermiştir.

Medawar ayrıca bilimcilerin bilimsel keşifler yapmak, kanunlar ileri sürmek veya insan anlayışını arttırmak için gözlem ve deney yoluyla çalıştıklarını belirterek bilimsel süreci değerlendirmiştir.
Kısacası Genç Bilimadamına Öğütler kitabında genç bir bilimcinin bilim dünyasında karşılaşabileceği durumlar ve bu durumlarda yapması gerekenler yazarın deneyimleriyle birlikte tavsiyelerle birlikte sunulmuştur. Kitabın, genç bilimcilere çalışmalarında ışık tutmasının yanı sıra, alanda çalışan bilim insanlarına da genç bilimcileri yetiştirirken göz önünde bulunduracakları noktaları hatırlatması bağlamında yol gösterici olacağını düşünüyorum.
Medawar, P. B. (2005). Genç Bilimadamına Öğütler (24. Basım). Çeviren: Nermin Arık. Ankara: TÜBİTAK.

29 Eylül 2007 Cumartesi

Bilim ve bilimsel düşünce nedir?



Bilim hakkında yapılmış pek çok tanımlama bulunmaktadır. Bu çalışmada bilim kavramına ilişkin yapılan tanımlamalara değinirken özellikleri ile bilimi açıklamaya çalıştım.

Bilim;
“Evrenin ye da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgidir."

“Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgidir.”

“Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecidir.”

Bilimin insanın doğaya egemen olma isteğiyle ortaya çıktığı söylenebilir. İnsanoğlu var oluşundan beri doğayı bilmek, doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle, insan var oluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Son zamanlarda, bu görüsün tersi ortaya atılmıştır: İnsan doğayla barış içinde yaşama çabası içindedir. Gök gürlemesi, şimşek çakması, Ay’ın ye da Güneş’in tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları bazen insanların merakını çekmiş, bazen de korkutmuştur. Öte yandan, bu olgu, insanı, doğa korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır. Korkuyu yenebilmenin ye da merakı gidermenin tek yolunun, doğa olaylarını bilmek ve ona egemen olmak olduğunu anlamıştır. Peki, insanoğlunun doğayla giriştiği amansız savasın tek nedeni bu mudur? Başka bir deyişle, bilimi yaratan güdü, insanoğlunun gereksinimleri midir?

Elbette korku ve merakın yanında başka nedenler de vardır. İnsanın (toplumun) egemen olma isteği, beğenilme isteği, daha rahat yaşama isteği, üstün olma isteği vb. nedenler bilgi üretimini sağlayan başka etmenler arasında sayılabilir. İnsanin korkusu, merakı ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanin doğayla savası (barışma çabası) ve dolayısıyla bilgi üretimi de durmaksızın sürecektir.

Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur. Bu süreçte, çağdaş bilimin dört önemli niteliği oluşmuştur: çeşitlilik, süreklilik, yenilik ve ayıklanma. Şimdi bunları kısaca açıklamaya çalışayım.

Çeşitlilik: Bilimsel çalışma hiç kimsenin tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine bağlı değildir. Bilim herkese açıktır. İsteyen her kişi ye da kurum bilimsel çalışma yapabilir. Dil, din, ırk, ülke tanımaz. Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara sinir konulamaz. Hatta bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz.

Süreklilik: Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır.

Yenilik: Bir evrim süreci içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bilime, herhangi bir anda tekniğin verdiği en iyi imkânlarla gözlenebilen, denenebilen ye da var olan bilgilere dayalı olarak usavurma kurallarıyla geçerliği kanıtlanan yeni bilgiler eklenir.

Ayıklanma: Bilimsel bilginin geçerliği ve kesinliği her an, isteyen herkes tarafından denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlış olduğu anlaşılan bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine yenisi konulur.

Bilimselliğin Ölçütleri Neler Olabilir ?

Her bilim dalının kendine özgü bir konusu olmalıdır.
Bilimsel çalışmalar, bilimsel yöntemle yapılmalıdır.
Bilimsel sonuçlar güvenilir olmalıdır.
Bilimsel sonuçlar bir kişi ya da grubun tekelinde olmamalıdır.
Bilim nesnel (objektif) olmalıdır.
Bilim eleştiriye açık olmalıdır.
Bilim genelleyici olmalıdır.
Bilim akla ve mantığa dayanmalıdır.
Bilimin amacı, bilimsel yasa ve kurallara ulaşmak olmalıdır.

Bilimsel düşünce, her şeyi bilim ölçüsüne göre değerlendirmektir. Bilimsel düşünce sorgulamayı, eleştirmeyi, bilimin açıklamalarına göre düşüncelerine ve eylemlerine yön vermeye çalışmayı, eleştirilere açık olmayı, nesnel olmayı, gerçekçi olmayı ve insancıl olmayı içerir.

Merhaba!


Burada Açık ve Uzaktan Öğrenmeye İlişkin Nicel Araştırmalar dersi kapsamında yapacağım çalışmaları yayınlamaya çalışacağım.


İyi seyirler :)